Mayıs Ayındayız ve Ben Körüm

*Mayıs ayındayız ve ben körüm

(Londralı bir dilencinin boyun takısı)

İlhan Berk / Mayıs

Söz veremem, ama isterim ki bu yazıyı okuduktan sonra, baharda şırıl şırıl akan küçük bir derenin neşesi sarsın okuru. Çıplak ayaklarının altında ezilen serin, körpe otların kokusu dolsun genzine. Onun yaklaştığını gören ürkek kurbağalar cumburlop atlasınlar suya. Kurbağaların hareketlendirdiği suda kızılkanatlar pürtelaş kaçışsın. Şefkatli güneşin altında renkleri bir yansın, bir sönsün çakıl taşlarının. 

Çakıltaşı


seni
su
sanıyor
1

Neşeli baştankaralar, ispinozlar havalansın çalılardan. Yorgun bir bal arısı vızıldayarak geçsin kulaklarının dibinden. Nefeslenmek için gümüşi yapraklı bir sorgun ağacının gövdesine yaslasın sırtını. Balın içine batan kaşık gibi uykuya dalsın ve dilek kapılarının açıldığı nice güzel düşler görsün şu güzelim mayıs ayında.  

“Ay” demiş bulundum mayısa. Değil. Bir mevsimdir mayıs. Ne evveline benzer ne ahirine. Kış gibi dondurmaz, yaz gibi yandırmaz. Bahardır, ama nisan gibi değil. Yazdır, ama haziran, temmuz gibi değil. Mayıs sabahlarının serinliği temiz çarşaflar gibi tazelikle sarar sarmalar bedenleri. Can verir. Derken güneş ağır ağır yükselir. Eli ayağı oynamaya başlar insanın. Öğle vakti sırtı ısınır. Giysileri kızgın kızgın kokar. Öf demeden ikindi olur. Limon kolonyası gibi ferahlatır hava. Akşamüzeri hafif bir rüzgâr çıkar, tüller kıprar, açık pencerelerden salataya doğranan hıyarın, nanenin, maydanozun kokusu gelir tazecik. Sonra sarı ışıklar yanar evlerde, pencereler kapanır. Soğuk gecede, pamuk bir yorganın dostluğuna sığınır insan. 

Renktir mayıs. Mavi göğün altında bir çanak utangaç çilekle hınzır yeşil can eriğinin buluşmasıdır. 

Kokudur. Tozlu yeşil yaprakların arasında sıra sıra dizili, acıyı, üzüntüyü unutturan sarı iğde çiçeklerinin dingin kokusudur. İnsanın içini yaşamak, sırf yaşamak arzusuyla dolduran beyaz, pembe, mor leylakların akıl çelen kokusudur. Mayıs güler yüzlü bir hanımeli kokusudur, ruha ilaç. Her biri tek başına baharın kanıtı manolya, mor salkım, filbahri kokusudur. Ve bahçe duvarlarının dibinden, çocukluğunun içinden yürüyüp giden insanların üzerine durup dururken bir âşıklık hâli getiren türlü türlü güllerin kokusudur.

Tattır. Parmak parmak dutlar, güneş gibi parlak malta erikleri, can erikleri, çilekler, narin fesleğenler, reyhanlar, körpecik naneler, maydanozlardır mayıs. Taze soğan, semizotu, bakla, enginardır.

Sestir. Kırkikindilerden sonra şırp diye çıkan gökkuşağının, kipir kipir kozasını ören tırtılın, kozasından çıkan kelebeğin, cânım kırlangıçların, başaklarının içini dolduran buğday tanelerinin, fırtınalara direnen yiğit gelinciklerin, mayıstan başı dönmüş, bu âlemde biraz daha kalabilmek için ayak direyen ruhların ve filinta gibi bir gencin boynunda güp güp atan damarın sesidir.

ah evet
gelincik var olduğu sürece, şarttır yaşamak!
2

Mayıs kopkoyu, kırmızı, tutkulu bir kan olmuş, ılık ılık akarken damarda ve kendinden sonra gelecek sakin, telaşsız yaz günlerini müjdelerken, birdenbire fırtınalar başlar. “Filizkıran fırtınası”yla kara bulutlar omuzlara kadar iner. Filizler, fidanlar yatar yatar kalkar. Sonuç, “sapsarı karanlıkta yerler bahar ölüsü”…

gün doğmadan başladı filizkıran fırtınası
ne dal kaldı ne tomurcuk
yerden yere çaldı otları ağaçları
insan yüzlü bir korkuluk
üşüdüm dünyalarca
baskın yemiş bir kent gibi üşüdüm
sergen etti filizleri sapsarı bir karanlık
bahardan kışa düştüm
3

“Kokulya fırtınası”, ipek böceği kanatlanıp çıkacağı kozasını örerken gelir ve tırtılın azimle, sabırla ördüğü kokulyasını yerle yeksan eder. 

“Engirkıran fırtınası”nda hava ayaza keser. Öyle ki kar yağdığı vakidir. Asmaların ümidi, tazecik, körpecik engirlerini kırar atar.

“Ülker fırtınası” ekinleri, başakları vurur. Bahar ortasında kışı yaşatır.

Sonra yavaş yavaş topraktan su çekilir. Bahar rüzgârlarının sonu gelir. Takvimler 28 Mayıs’ı gösterir. Fırtınaları atlatan ve zamanı kendinden yana kullanan bir tırtıl, kozasından mavi bir kelebek olarak çıkar, ıslak kanatlarını kurutur, sonsuza uçar.

Bir mayıs günü bırakıp gittin beni, seni o mayısta

yitiriyorum,

o sevdiğin bahar mevsimi…4

Canım babamın hatırasına…

Münih, 28 Mayıs 2021

Şarkı:

Cem Karaca / Ömrün Şu Biten Neşvesi Tam Olsun Erenler

Güfte: Yahya Kemal Beyatlı (Veda Gazeli)

Beste: Süleyman Erguner

Kapak Görseli:

Vincent Van Gogh / Yeşil Buğday Tarlaları

Alıntılar:

*Mayıs / İlhan Berk

1Su Günleri III / İlhan Berk

2Gülistane / Sohrap Sepehri

3Filizkıran Fırtınası / Hasan Hüseyin Korkmazgil

4Bir Mayıs Günü Bırakıp Gittin / Yannis Ritsos

Mayıs Ayındayız ve Ben Körüm’ için 12 yanıt

  1. Canım Nigar,
    Ne güzel ifade etmişsin, babacığın nurlar içinde yatsın.

    1. Merika mou, çok teşekkür ederim.
      Aşkla ve özlemle kucaklıyorum.

  2. Aciyi uzuntuyu unutturan sari igde cicekleri demissiniz. Az evvel açik penceresini ruzgar arttigi icin kapatmaya gittigim yatak odasina dolmus olan igde kokularinin surpriz etkisi bir anda huznumu dagitti.Ama ayni anda da, kaybedeli bu sabaha karsi iki sene olacak annemize komsumuzun hayati ve bahari tasisin diye bahcesinden getirdigi kucuk igde demetinin anisi bir siziya donusmek uzere bellegin derinliklerinden cikageldi.
    Babamizi da bir sene sonra sizin babaniz gibi Mayis ayinda kaybettik.Hepsinin mekanlari cennet olsun.
    Ama acilara ragmen doganin coskusuna uyanisina duyarsiz kalmak zor. Onun icin demis T S Eliott: “Aylarin en zalimidir Nisan, leylaklar actirir olu topraktan…”

    1. Kokular her dem tetikte bekliyor. Size acı veren, bakıyorsunuz bir başkasını neşelendiriyor. Değiştiremiyor, etkiyemiyoruz. Dilerim bundan böyle belleğiniz “hayatı ve baharı” taşıyan kokularla dolsun taşsın. Annenizin ve babanızın hatıralarına saygılarımla…

  3. Ablammm merhaba her yanına gidişimde çakı gibi bir selam verir toprağını sularım gönlün rahat olsun her zamanki gibi gene gönlümüze dokundun seni ve yazılarını çok özledik aksehir den selâmlar

    Android için Outlook’u edinin

    ________________________________

    1. Bilirim Geylani, o yüzden de içim rahat. Çok teşekkür ederim.
      Candan sevgiler,

  4. 67 asır sonrası, hep pek bir böbürlenerek, adım kadar sevdiğim Nisan AYından, Mayıs MEVSİMine taşınmaya karar verdim yazıyı okuduktan sonra.
    11 Ay + 1 Mevsim. Hem de en mayısından ohhh valla, sevdim bu maalleyi🙂
    Baban-babam, mayısta yemişe dönen meyveleri doğaya bağışlayan ağaçlarımız. Bir gün sen Deniz’in, ben de Jo’nun, sevgiyle andığı, minnet duyduğu, hatta baltasını dibinde hazır tutan ağaçlar olma dileği ile.

    1. Hoş geldin maalleye canım Bahti. Sevgiyle yeşersin daim ağaçlar, meyveler bal olsun. Baltalar daim dibimizde. Korkumuz yok.
      Gönül selamlarımla,

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.